Tebrikler, artık aynı insan değilsiniz.
Değişim çoğu zaman bir tercih olabilir, Satürn döngüleri hariç.
Dünyanın mükemmel bir yer olmasını dileriz. Çoğu kimse kimsenin üzülmediği, her şeyin iyi ilerlediği ve doğru kurulmuş, kurulduğu gibi devam eden stabil bir düzenin hayalini kurar. Oysa bu hayalin pek çok paydaşı kendi hayatı da dahil olmak üzere toplumsal pek çok kurala karşı çıkar. Doğruyu bilse de görmezlikten gelir ve en çok da kendini ilgilendiren konularda doğru olanı değil konfor alanında olanı seçmeyi tercih eder. Tabir-i caizse artık yeterli gelmeyen bir binayı yıkıp yeni bir bina inşa etmek veya bu binaya sığmayan insanlara “burada olmamalısın” demek yerine kaçak kat çıkarak geçici bir çözüm bulur ve herkesin bir arada ne kadar mutlu olduğu yalanına (yalan çünkü geçici olduğu aşikar — gerçek kalıcıdır) inanarak hayatına devam eder. Ufak sarsıntılar olur, kişi bu uyarıları ciddiye almazsa bir gün yarattığı hayalin enkazı altında kalır. Belki hiç kimse ölmez ama artık yeni ve yeterli bir ev inşa etmek bir seçim değil zorunluluktur. Sanırım Satürn döngüsünü en net anlatabileceğim metafor da budur. Hayatınızın hangi alanı kentsel dönüşüme ihtiyaç duyuyor hiç düşündünüz mü?
Değişim ya da dönüşüm dediğimiz şey aslında zamanın ta kendisidir. Zaman, Antik Yunan’daki karşılığıyla Kronos, ya da daha aşina olduğumuz haliyle Satürn. Satürn onu anlamayan kişilerce pek sevilmez. Büyük kötücül, elinde cetveliyle sıraların arasında dolaşan sert bir öğretmen. Eğer astrolojiyle ilgileniyorsanız Satürn’ün sınırlar, engeller, yasaklarla ilgili olduğunu bilirsiniz. Bunlar yanlış değil ama çok eksik. Ben Satürn’ü tanımlamak istesem önce çokluktaki birlik ve birlikteki çokluk kavramlarından başlardım. Parçalar bir araya geldiği andan itibaren orada artık bütünden, yepyeni ve parçadan ayrı bir sistemden söz edebilir. Bu sistemin de işleyebilmesi için parçaların doğru şekilde var olabilmesi gerekir. Bu şekilde karışık geldiyse başa dönelim. Hayalini kurduğumuz mükemmel hayata giden yol bütün hayat alanlarımızın sorunsuz işlemesinden geçer. Bu şekilde bakınca hayatın kendisi bir sistemdir ve hayatı oluşturan her alan da o sistemin bir parçasıdır. Sağlık, ilişkiler, maddiyat, kariyer, çevre, inançlar… Bunların birinin sorunlu olması hayatın bütününü etkiler. Burası dönüp bizi bu hayalden alıkoyan şeyin ne olduğunu bulma noktası. Hatta tam da şu soruları kendimize sorup samimiyetle cevaplamanın tam zamanı:
-Hangi problemleri çözmek yerine halının altına süpürüyorum?
-Neyi çok istediğim ve yapabileceğim halde yapmaktan kaçınıyorum ve neden?
-Hayatımda nelerin değişmesinden korkuyorum?
-Hangi davranış veya alışkanlıklarım bana zarar veriyor ve değişmeli?
-Gelecekle ilgili beni en çok heyecanlandıran şey ne?
-Hangi zorlukla nasıl mücadele ediyorum ve bu mücadelede beni hangi özelliklerim güçlü/zayıf kılıyor?
Cevaplaması çok keyifli sorular olmadığının farkındayım fakat her şey bu dünyaya kendi amacını gerçekleştirmek için geldi. Önce kendi içimizdeki sorunları çözerek fıtratımıza uygun yaşamayı öğrenmeli ve hayatımızı bir sistem olarak ele alarak bu sistemin doğru çalıştığına emin olmalıyız. Bunu gerçekleştirdiğimiz an birey olarak dahil ve bir parçası olduğumuz sisteme de hizmet etmeye başlayacağız ve tek tek çokluğu oluşturacak, bu çokluğun birlik olmasını sağlayacağız.
Çokluk dediğimiz şey tüm farklılıklarıyla beraber bir kaostur. Her şey aynı olamaz, olmamalı da. Ancak kaosun işlevselliğe engel olmaması için bu farklılıkların amaca yönelik çalışması gerekir. Bu da ancak düzenle sağlanabilir. İşte Satürn bu düzeni sağlamakla görevlidir.
Satürn’ün görevi çokluğu birliğe dönüştürmek olduğu için kısıtlama ve engel onu tanımlamakta eksik kalıyor. Yanlış birleşmiş parçalarla tamamlanmış bir puzzle asılacak bir tablo haline gelemeyeceğine göre Satürn o yanlış birleştirilmiş parçaları bizi cezalandırmak için ayırmıyor, aksine bütünün hayrı ve geleceğin sağlam bir zemine oturması için bizi o parçayı doğru yere takmaya zorluyor. Yani aslında Satürn bugün bize kötü gibi görünen olayların bir sebebi olmaktan öte bizi doğru adımlar atmamıza mecbur bırakan bir ortam hazırlayıcısı olarak çalışıyor. O olaylar eğer yapılması gerekenler zamanında yapılsaydı -mesela o puzzle parçası doğru yere takılmış olsaydı- zaten bu olayların oluşması için bir ortam olmayacaktı. O zaman olaylar hem bizim hem bütünün hayrına “olumlu” olarak gelişecekti. Mesela 1. Evden transit geçen bir Satürn kişinin hayal ettiği bedene kavuşması için spora/diyete başlamasına, 9. Evden geçerken yurtdışına taşınmasına vesile olabilir ya da 7. Evden geçerken evlilik getirebilir. Olayların yaşanırken iyi veya kötü olduğunun bilinememesi bir yana dursun, bu kesinlikle ayrı bir yazı konusu ama en genel anlamda olumlu denebilecek olaylar ve dönüşümler de tam aksi kadar Satürn’ün hediyeleridir.
Görüyoruz ki kader planı çokluktan oluşan birliğin yani sistemin işlemesi için gereken düzenlemelerle beraber işliyor. O zaman bi sistemin organize olarak kusursuz işlemesini başarı olarak tanımlarsak başarısızlık korkusu ve sorumluluk da bu konunun tam merkezinde olmalı. Satürn’ün klasik burç yöneticisi olduğu Oğlak burcunun sistemler ve organizasyonlar, Kova burcunun ise topluluklarla ilgili olması, Satürn’ün ise başlı başına sorumluluk, korku, şekillendirmek, birleşmek ve dönüşümle ilgili olması bu açıdan daha mantıklı değil mi? Nasıl ki Jüpiter yazılı olmayan kurallarla alakalıysa Satürn de birlik olabilmek için gereken gücün sınırlandırılması ile ilgili. Belki de tam olarak bu sebepten Satürn kibir ve egodan hiç hoşlanmaz ya da diğer bir deyişle Aslan burcunda zarar görür. Öbür taraftan eşitlik ve adaletle çok ilgili olan ve “Ben ve Sen” diyen Terazi burcunda yücelir. Yani toplulukları var eden şey sistemdir, kibir ve güç savaşları birliğe zarar verir ve adalet herkes için iyi ve gereklidir.
Teklikten çokluğa, çokluktan da birliğe gitmek ancak bilinç seviyesinin yükselmesiyle olur. Mantal enerjinin somut bir form kazanması deyince artık aklınıza Satürn gelebilir. Yani olan iyi ya da kötü her şey yüksek bilince sıçramak için bir fırsatsa şu an ne yapabiliriz ve bu fırsatı en iyi nasıl değerlendirebiliriz ona odaklanalım.
Yazının önceki kısmındaki soruları cevapladıysanız zaten sorunu tespit ederek yolu yarılamışsınız demektir. Şimdi biraz geriye dönüp içerisinde bulunduğunuz olaylar ve gelecekte yaşamanız muhtemel olaylara zemin hazırlayan hareketleri daha net görebilirsiniz. Eylem planını burada ikiye ayırmakta fayda var. Gelecekte yaşanabilecek olumsuzlukların önüne geçebilecek tedbirler almak ve mevcut olaylarla başa çıkabilmek için yapılabilecekler. Her ikisinin de birleştiği bir gerçek var ki o da zor kararlar almak zorundasınız. Tam da şu an. Bugün almayı ve uygulamayı ertelediğiniz her karar için bir gün bu kararı seve seve uygulamak zorunda kalacağınızı unutmadan…
Eğer hali hazırda zor bir dönemden geçiyorsanız bir kaç öneri işinize yarayabilir:
- Bakış açınızı değiştirin: Yaşadığınız şey her neyse bu olaylar eksikleri tamamlamak için gerekliydi. Kimse sizi cezalandırmıyor, aksine daha iyi bir versiyonunuza yükselebilmeniz için size gereken baskıyı uyguluyor.
- İyi ya da kötü diye bir şey yoktur: İçerisinde bulunduğunuz durum şu an size kötü hissettiriyor olsa da sonunda iyi ki olmuş diyeceğiniz sonuçlar doğurabilir. Hatta doğum inanılmaz doğru bir örnek. Çektiğiniz şey bir sancı, eninde sonunda bitecek ve siz bebeğinize kavuşacaksınız.
- Her şeyin bir sonu vardır: Bir an gelir ve mutlu anlar da mutsuz anlar da anıya dönüşür. Bazıları daha uzun, bazıları daha kısa. Ama hayat iniş çıkışlarla sürekli bir döngü olarak devam eder. Bunun bilincinde olarak yaşanan hiçbir şeyin sonsuza kadar sürmeyeceğini kabullenmemiz gerek. Tüm bunlar bittiğinde hayat boyu bizimle kalacak olan tek şey bu süreci nasıl yönettiğimiz gerçeği olacak.
- Beklentiler üzer: Sürece inanın. Gün saymayın, kontrol etmeye çalışmayın. Üzerinize düşen neyse elinizden geldiği kadarıyla yapın ve bekleyin.
- Çözüme odaklanın: Olan olayların içinde kaybolmadan nasıl çözebileceğinize odaklanın. Bazen çözüm bizim eylemlerimizle gelmeyebilir ama en azından fırtınayı daha az hasarla atlatabilmek için ne yapabilirsiniz?
Satürn şu an Balık burcunda seyrediyor ve Balık burcunun temsil ettiği hayat alanlarınız şu an zaten bir dönüşüm içerisinde. Gelecekle ilgili önlemleri bugün alacaksanız yapabileceğiniz şey oldukça basit: Doğum haritanızda Koç burcu hangi evi (hayat alanını) ifade ediyor tespit edin. O alanda nelerin yanlış ya da eksik olduğunu belirleyin ve şimdiden özgür iradenizle aksiyon alın. Bu düzenlemeleri yapmak için 2026 Mart ayına kadar vaktiniz var.
Doğum haritanızda hangi ev ne anlama geliyor kısaca özetlemek gerekirse:
1. Ev: Tam olarak sizsiniz, her şeyinizle. Görüntünüz, sağlığınız, motivasyonunuz. (Köşe ev olduğu için bu alanda değişimler çok daha radikal olabilir, dikkat!)
2. Ev: Ağırlıklı olarak para ve dahası sahip olduğunuz tüm taşınabilir varlıklarınız, araba dahil, gayrimenkul hariç.
3. Ev: Kardeşler, yakın çevre, komşular, eğitimler ve iletişim. Ayrıca kısa seyahatler de bu evin konusu olabilir.
4. Ev: Taşınmaz mal varlıklarınız yani gayrimenkulleriniz. Ayrıca eviniz, babanız, atalarınız. (Köşe ev olması sebebiyle köklü değişimler beklenir)
5. Ev: Çocuklar, yaratıcılık, hobiler, sanat ve size keyif veren her şey. Buna cinsellik ve gönül ilişkileri de dahildir. Ayrıca spekülasyonlar ve riskler de bu evin konusudur.
6. Ev: Hastalıklar bu evin konusudur. Bunun yanı sıra günlük rutinleriniz, hizmet verdiğiniz ya da hizmet aldığınız herkes ve genel olarak çalışma koşullarınız. Ayrıca evcil hayvanlarınız da bu evin konusudur.
7. Ev: İlişkiler, ilişkiler, ilişkiler. Bu ilişki ortağınızla da olabilir, eşinizle de ve hatta düşmanlarınızla da. (Yine köşe ev, yine büyük değişimler beklenir)
8. Ev: Krizler, borçlar, krediler, ameliyatlar, alacaklarınız… Alacaklar eşinizin geliri ya da miraslarla da ilgili olabilir.
9. Ev: Uluslararası her şey, eğitimler (özellikle üniversite ve sonrası ya da mesleki eğitimler), ticaret, hukuki konular, inançlar, felsefe. Uzun seyahatler de bu evin konularından biridir.
10. Ev: Kariyer, toplum önündeki saygınlığınız ve genel olarak insanların sizi nasıl gördüğüyle ilgili her şey. Özellikle iş hayatınızla ilgili çok köklü değişimler yaşayabilirsiniz. (Köşe ev ve haritanın en önemli evidir)
11. Ev: Arkadaşlar, dahil olduğunuz tüm sosyal gruplar ve topluluklar. Kariyerden elde edilen gelirler. Ayrıca umutlar ve beklentiler evidir. Şans evi olarak da bilinir.
12. Ev: Görünmeyen her şey bu evin konusu olabilir: İç dünyanız, korkularınız ve sırlarınız mesela. Ayrıca yine gözden ırak olacağınız tüm ortamlar: Hastaneler, hapishaneler, kapalı tüm alanlar. Arkanızdan dönen oyunlar, gizli düşmanlarınız.
Artık sizi nelerin beklediğini bildiğinize göre geleceğin size neler getirebileceğini de az çok tahmin edebilirsiniz. Unutmayın ki iyileşme dediğimiz şey bir süreçtir ve dalga dalga gerçekleşir. Olası yıkımların önüne geçmek için bugün sağlamlaştırabileceğiniz bir zemin varsa şimdiden harekete geçin. Eğer önüne geçemeyeceğiniz bir şey varsa zaten endişelenmenin de bir manası yok demektir: Tüm zorlukları kucaklayıp hayatın zorluklarına uyumlanarak dönüşeceğiz ve bir daha asla bugün olduğumuz kişi olmayacağız.
Sevgiler,
G.