Bir Devrin Sonu Mu Geldi?

Gizem Aygün
5 min readJan 11, 2024

--

Bildiğin her şeyi unut ve devam et?

Şu an yaşayan herkesin göreceği son Plüton — Oğlak yerleşimli yeni aydan herkese selamlar!

Dünyada şu sıralar neler oluyor anlayabilen var mı? Günlük sohbetlerin büyük kısmı “bu insanlık nereye gidiyor” sorgulamasıyla devam ediyor ve belki de biraz umutsuzluğa kapılıyoruz. Kafamız çok karışık -ki nasıl olmasın-, her şey o kadar hızla değişiyor ki bu yol bizi nereye götürüyor bilemiyoruz.

Ben bu durumumuzu travmatik bir olay karşısında donup kalmış birinin haline benzetiyorum. İçimizde bir şeylerin çok yanlış gittiğine dair his var ve çok öfkeliyiz fakat pek az tepki verebiliyoruz. Tepki versek bile durumu değiştirebileceğimizden şüpheliyiz çünkü ne olduğuna da çok hakim değiliz. En güzeli biraz temiz hava almak için cam açmak diyoruz ve pencereye yöneliyoruz. İşte ihtiyacımız olan temiz hava Kova burcu, pencereyi açan da Plüton.

Plüton 2008 yılından beri Oğlak burcunda, Şubat 2023 yılından beri de Oğlak burcunun son derecesinde. Mart ayında Kova burcuna girdi ama sonra “ütünün fişini çekmeyi unuttum galiba” der gibi Haziran ayında Oğlak burcuna geri döndü. Bu dönüş tabii ki tesadüf değil. Henüz bitmemiş görevleri vardı ve insanların aksine gezegenler her zaman görevlerini bulundukları şartların elverdiği ölçüde tamamlayıp yola öyle devam ederler. 21 Ocak itibariyle tekrar Kova burcuna geçecek olsa da henüz işinin bitmediği kesin, 3 Mayıs 2024 tarihinde retro hareketine başlayıp 1 Eylül — 20 Kasım arasında son şovunu yapacak.

Plüton’un Oğlak burcuna ilk girdiğinde çürümüş sistemlerin yıkılmasına vesile olacak olaylar getireceğini ve bunun insanlık için kolay olmayacağını biliyorduk. Son 15 yılda olan şeylere bakarsak bu beklentinin ziyadesiyle karşılandığını görebiliriz. Şimdi de önümüzdeki 20 yıllık süreçte dönüşümün Kova burcu temalarıyla devam edeceğini biliyoruz. Kova pek çok yenilikle alakalı olsa da (özellikle teknoloji) tüm anlamlarının temelinde özgürleşme dürtüsü yatar ve bu özgürlük bütün olmaktan geçer. Toplumu oluşturan her bireyin özgün halleriyle bir eksiği tamamlaması, çeşitliliğin getirdiği güzellikler ve bu parçaların kendi arasındaki ilişkisi, yani “biz” olabilmek. “Biz” dediğimiz her anda bütünün içerisindeki yerimizi sabit kılmak (Balık burcu gibi hiçlik kavramı henüz söz konusu değil) ve kendimizden ödün vermemek (çünkü Kova burcunun karşıt burcu Aslan’ın etkisi dağ gibi mevcut).

Burada biraz es verelim ve 29 derece neden önemli onu açıklayayım:

Bir burcun ilk dereceleri o burcun taşıdığı enerjinin en saf halidir ve ilk derecelerde yer alan gezegenler henüz yola yeni çıkmış bir yolcu gibi sabırlıdır. Gezegen burcun derecelerinde ilerledikçe üzerindeki etki artar ve son dereceye geldiğinde “bitse de gitsek” havası hakim olur. Yolculuk ister keyifli ister zorlayıcı geçmiş olsun, son dereceleri her zaman kötücül dediğimiz Mars ve Satürn yönetir. Yani gezegen ve burçtan bağımsız son dereceler her zaman zorlayıcıdır. Zorlu bir transitte dibin dibini görürüz. Plüton’un Oğlak burcundaki bu gergin hali bulunduğu derecenin terim yöneticisi olan Mars’ın da Oğlak burcuna geçişiyle iyice arttı. Mars evin yaramaz çocuğu gibi abisi Plüton’un sinirlerini iyice geriyor ve kendi de Oğlak burcunda yüceliyor. Yani çifte kavrulmuş güç savaşlarına hoş geldiniz!

Konumuza geri dönersek, bugün (11 Ocak 2024) Oğlak burcunda gerçekleşen Uranüs etkili yeni ay Plüton’un Oğlak burcunda olduğu süre boyunca göreceğimiz son Oğlak yeni ayı. Plüton önümüzdeki Haziran ayında retro harekete geçip Oğlak burcuna dönse de yeni ay Oğlak burcuna bu süreçte denk gelmeyecek. 20 Kasım 2024 tarihi itibariyle de Kova burcuna geçişiyle şu an normal diye adlandırdığımız her şey değişecek fakat biz bu yeni normalin ne olduğunu henüz tam olarak kestiremiyoruz.

Geçmiş dönemdeki son Plüton Kova transitine bakarsak (1778–1798 yılları arası) bizi nasıl değişikliklerin beklediğini anlayabiliriz ancak temalar benzer olsa da olaylar günümüz şartlarına uyarlanacaktır. Son Plüton Kova transitinde dünyada Uranüs’ün keşfi de dahil olmak üzere pek çok yenilik olduğunu görebiliriz. Özgürlük savaşları, bazı ülkelerde köleliğin yasaklanması, keşifler, icatlar ve devrimler bu tarihlere denk geldiğine göre şimdi de oldukça sürprizli ve yeniliklere gebe bir 20 yıllık sürece girmek üzere olduğumuzu söyleyebilirim. Örneğin şu an kölelik çok şükür yok fakat baskılanmış topluluklar var, bu toplulukların birlik olup ayaklanması ne kadar olası. Alıştığımız ve normalleştirdiğimiz ancak insanlık kavramıyla bağdaşmayan ne kadar düzen varsa bunlara veda etmemizi tetikleyecek olaylara bugün itibariyle hazırlıklı olabiliriz.

Bunca yıldır alıştığımız köklü düzen nasıl olur da bir anda değişir? Aslında anahtar sözcük bir anda değil, zamanla. Zaten Uranüs, Neptün ve Plüton’un jenerasyon gezegeni olarak adlandırılmalarının da sebebi bu. Jenerasyonları etkileyecek uzun vadeli etkilerden bahsediyoruz. Plüton yıkım, ölüm ve yeniden doğuş demekse düzen önce yıkılacak (ki neredeyse tamamen çöktü), sonra yok olacak ve yeni bir düzen kurulacak. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve Plüton — Kova çocukları bambaşka bir ortamda dünyaya gelecek.

Dönüşmek sadece insanlar için zor çünkü kainattaki her şey ezelden beri sürekli dönüşürken sadece biz insanlar buna direniyoruz. Plüton’un Oğlak burcundaki transitinin ay düğümlerine yaptığı kare açı da bu dönüşüme gösterdiğimiz direnci anlatıyor. Eskiyle yeni arasında sıkışmış bir haldeyiz ve psikolojik olarak konfor alanımıza tutunmaya çalışıyoruz ancak konfor alanımız bizi varmamız gereken noktaya itmek için sürekli zorluyor. Kare açılar tam olarak böyle çalışır ve kader gayretle şekillenir.

Son üç burç olan Oğlak, Kova ve Balık bireysellikten çok toplumsal olanı işaret eder. Plüton’un 2008 yılında başlayan bu toplumsal etkili transitleri 2067 yılına kadar sürecek. Yani filmin sonuna henüz gelmedik ve önümüzde Nuri Bilge Ceylan filmi gibi yavaş akacak ama bizi düşünmeye sevk edecek upuzun bir dönem var. Sonrasında Plüton’un Koç burcuna geçişiyle kökten değişmiş düzende yeniden kendimize odaklanacağız ve belki de bireysel olarak yapılanacağız. En son Plüton Koç transitinin ana gündemi köleliği savunanlar ile karşı çıkanlar arasındaki mücadeleydi desem şaşırır mısınız?

“Like” karın doyurur mu?

Plüton’un burç değişimleri yaklaşık iki yıllık bir sürece yayılır ve bu süreçte hep zorlu olaylar patlak verir. Mevcut durumda dünyayı yöneten otoritenin ne kadar çürük olduğunu görüyoruz. Bunun değişmesi gerektiğini bildiğimiz halde Oğlak burcunun karamsarlığı da içimize işliyor ve düzen asla değişmeyecek gibi hissediyoruz. İnsanlığın yeniden kendini bulabilmesi için birleşmesi lazım fakat her konuda zıt kutuplara ayrışmışken bunu nasıl başarabiliriz? Yapay zeka ve teknoloji hepimizi bilinmezliğe sürükleyip yönetirken bu koşturmacada kendi iç sesimizi dinleyecek fırsat bile bulamıyoruz. Mutlu anlarımız sosyal medyada karşımıza çıkan zulüm haberlerini görene kadar sürüyor ve teknoloji bir yandan hayatımızı kolaylaştırırken bir yandan da kalbimizle olan bağımızı sinsice kopartıyor.

Kova burcu temsil ettiği konular ve hava elementinin de etkisiyle bir yandan bu teknolojik gelişmeleri desteklerken bir yandan da sabit bir burç ve toplumsal olana işaret edişiyle bizi birleştirme gücüne de sahip. Nasıl olacak hep beraber göreceğiz ama benim aklıma ilk gelen kitlelerin teknolojinin gücüyle üzerindeki baskıya karşı örgütlenip baş kaldırması oluyor, sizce?

Toparlamam gerekirse, hepimizin kabullenmesi gereken en önemli şey bu dönüşümün kaçınılmaz olduğu. Değişimler korkutucu olsa da yaratılan her şey vadesini tamamlar ve yok olur. Başlayan her şey bir gün biter ve sonra yeniden başlar. Demek ki buna direnerek enerjimizi boşa harcamak yerine bu arınma enerjisine uyum sağlayabiliriz. Geriye dönmemiz mümkün olmadığına göre esneklik hayatta kalmanın temel kuralı: Su buz halindeyken kırılabilir ama sıvı haldeyken bulunduğu kabın şeklini alır. Akabileceği bir fırsat varsa oraya akar. Yeri gelir buharlaşır ancak şartlar elverdiği ilk an tekrar sıvı hale döner. Yani suyun kırılıp dağıldığı tek bir form vardır, o da buz yani katı hali. Bu metaforu özümseyip değişime direnmek yerine akışta kalabilirsek zaten yolumuzu bulacağız.

Sevgiler,

G.

--

--